Suriye'de Esed rejimi tarafından hapishanelerde hukuka aykırı şekilde işkence yapılarak tutulan kadınların seslerini duyurmak için düzenlenen 'Vicdan Konvoyu' Aksaray'a ulaştı.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul'dan Hatay'a doğru yola çıkan yaklaşık 60 otobüs ve onlarca özel araçtan oluşan konvoyun katılımcıları Aksaray'da bir dinlenme tesisinde mola verdi. 35 ülkeden katılan yaklaşık 3 bin 500 kadının bulunduğu konvoy, Aksaray'daki kadınlar tarafından gözyaşları içinde karşılandı. Gözyaşları içinde birbirlerine sarılarak ağlayan kadınlar ellerinde Türk bayrakları ile feryat etti.
İnsan Hakları ve Adalet Hareketi (İHAK) Genel Başkan Yardımcısı ve Vicdan Konvoyu Sorumlusu Avukat Gülden Sönmez, en sistematik savaş suçlarının Suriye'de işlendiğini belirterek, "Biliyorsunuz bu konvoy yola çıkana kadar hiç kimse ne onları dert etti, ne onları konuştu. Ne Birleşmiş Milletlerin kocaman mekanizmaları, ne İslam İşbirliği Teşkilatı, ne İslam Devletlerinin liderleri, ne de vicdanlı olduğunu, insan haklarını, kadın haklarını koruduğunu söyleyen modern dünyanın devlet başkanları. Hiç kimse, hiçbir mekanizma Suriye zindanlarındaki işlenen bu suçlara bir çözüm üretme adına hiçbir şey yapmadı. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Başsavcısı bir kadın. En sistematik savaş suçları Suriye'de işlendi. Ama hala bir soruşturma açılmadı. Uluslararası sistem ancak ve ancak tespit yapabilme cüretini gösterebildi. Şimdi hukukun gücünün değil, güçlülerin hukukunun konuştuğu bir zamanı yaşıyoruz. ve ezilen çocuklar, kadınlar oluyor" dedi.
"Kadınlara ve çocuklara dokunmayın"
Dünyanın hiç bir yerinde savaş istemediklerini belirten Avukat Gülden Sönmez, "Biz savaş istemiyoruz. Hiçbir yerde, hiçbir coğrafyada savaş istemiyoruz. Birinci hedefimiz, onlar ölmediler, yaşıyorlar, yaşamaya çalışıyorlar, kurtarılmayı bekliyorlar. Ey dünya, duy demekti birinci hedefimiz. ve bugün bütün dünya o kadınların orada olduğunu biliyor. Şimdi ikinci hedefimizi gerçekleştirmek istiyoruz. Hemen, derhal, koşulsuz bir şekilde bütün kadınların ve çocukların serbest bırakılmasını istiyoruz. Bütün tutsak kadınların ve çocukların. Üçüncü hedefimiz ise insanlık çıldırdı. Kitle imha silahları, kimyasal silahlar, klor gazları, gözlerimizin önünde çocuklar ağızları köpük içinde çırpınarak ölüyor. Bu insanlığın ölümü demektir. Biz şöyle bir seslenişte bulunuyoruz. Savaşları önleyemiyoruz ama çıkan bütün savaşlarda kim ne için savaşırsa savaşsın, kadınlara, çocuklara dokunmayın. Bunun yolu etkili bir cezalandırma, etkili tedbir almaktan geçer" şeklinde konuştu.